
Çocukluğumuzda susmak için kullanıldığımız çocukça bir oyundu oysa; BİR – İKİ – ÜÇ –” TIP”!
Sonra büyüdük ve BİR – İKİ – ÜÇ –” TIP” demeyi unuttuk ama unutmadığımız bir şey vardı.
Sessiz kalmak.
Nedensiz o sessiz kalmayı unutamadık.
Tıpkı gece gördüğümüz korku dolu rüyalarda avazımız çıktığı kadar bağırmayı istesek de sesimizin çıkmadığı gibi konuşmamız gereken her yerde gözümüzü kapattık ve kendimize BİR – İKİ – ÜÇ –” TIP” demeyi ihmal etmedik.
Hayatımızda her dönem ihtiyaç duyduğumuz bazı değerler vardır, onlar bizler için bazen baş tacı, bazen de el âlem olurlar. Biz onlar için ne düşünürsek düşünelim onlar için iyilik veya kötülük ne yaparsak yapalım biz ihtiyaç duyduğumuzda hiç tereddüt etmeden bize kucak açarlar.
Peki kim bu gönlü büyük insanlar?
-Anneler.
-Babalar.
-Tıp Çalışanları.
-Yardım Kuruluşları ( Kızılay, Akut, Afad, vb.)
Sizce de öyle değil mi?
Gün gelir bize yapılan güzellikleri unutur anne ve babamıza isyan eder hatta şiddet uygularız, sizleri tenzih ediyorum lakin kafanızı bir kaldırıp çevrenize bakın üç kuruşluk dünya malı için anne ve babasına şiddet uygulayan insan sayısının azımsanamayacak kadar çok olduğunu göreceksiniz, hatta onları bakım evlerine atıp sizin için en iyisi bu diyerek göz göre göre yalan söyleyenleri bu sınıfa dahil ettiğinizde rakamlar kalp sızlatacak kadar çok olacaktır.
Gelelim sağlık çalışanları ile benzerliğe;
İşimiz düştüğünde canım balım ‘’Hocam’’ olan o kıymetli insanlara şiddet uyguladığımız ve koruyamadığımız bir dünyada yaşamıyor muyuz?
Her meslek çok kıymetlidir, mesela “Öğretmenlik” mesleği olmasaydı eyer tıp bu kadar gelişebilir miydi diye soranlarınız olacaktır, elbette her canlı ne kadar kıymetliyse her meslek de biz insanlar için çok kıymetli.
Tam da değinmek istediğim notadayım. Bir şeyi bir gün kutlayıp geri kalan 364 gün umursamıyorsak sorunun kaynağını tespit etmişizdir diyebiliriz.
Düşünsenize 14 Mart Tıp Bayramı yani sağlık çalışanlarının kıymetini anlatabilmek için 14 Mart tarihini göstermelik mesaj ve çiçeklerle kutluyor sonrasında gözümüzün önünde öldürülen bir doktor için yazık demekten başka bir şey ‘’YAPMIYORUZ’’!
Özellikle Covid ile birlikte sağlık çalışanlarının kıymetini bir kere daha öğrendik, biz sevdiklerimizden kaçarken onlar bizim sevdiklerimizi kucaklayıp sedyeden indirdiler, aşılarını yaptılar hatta yeri geldi ameliyat yaptılar. Hayatımızdaki her şey değerlidir, biz sadece ihtiyaç duyduğu zaman bu değeri anlarız ya da kaybettiğimiz zaman.
Daha bilinçli olmamız için önce çocuklarımızı eğitmeliyiz, birlikte yaşamın değerini dünyamızın tükendiğini ve bize miras olarak bırakılmadığını hatta komşunun, komşunun külüne neden muhtaç olduğu hikayesini her fırsatta anlatmalıyız ki göstermelik sevgiler, çıkar ilişkileri yaşamasınlar.
Son olarak olası bir depremde veya afette en çok ihtiyaç duyduğumuz bizleri veya sevdiklerimizi göçük altından çıkaran AKUT gönüllülerinin 25 yıllık Türkiye’de var olma serüvenini canı gönülden kutluyorum.
Gerek sağlık çalışanlarımızın gerekse Akut derneğimizde hayat kurtarma sevdası ile hayatını yitiren tüm sağlık gönüllülerini minnetle yad ediyorum.
Lütfen sessiz kalmayın ve çocuklarınıza hak aramayı öğretin hatta okullarda hak arama dersleri olsun diye avazınız çıktığı kadar bağırıp ülke elden gidiyor, 5 duyu organımızı yitirdik diye sitem edin.
Unutmayın Mars’ a gidenler yarını bugünden gördükleri için kaçıyorlar. Dünyamızı tükettik şimdi sıra kendimize geldi. Kendimizi ve etrafımızı tükettiğimizin ne zaman farkına varacağız?
Tıp çalışanlarımızın bir gün değil bir ömür hak ettikleri yerde olmaları dileğiyle.
Sevgiyle Kalın…
Recep Koca
www.recepkoca.com.tr
www.lojitv.com