
BESLENME YETERSİZLİKLERİ KAN HASTALIKLARINA NEDEN OLABİLİYOR
Oksijen, besin maddeleri ve hormonlarla birlikte vücutta birçok maddenin taşınmasını kan dolaşımı yoluyla gerçekleşirirken, kan dolaşımı sırasında da oksijenden sorumlu olan hücreleri kırmızı kan hücresi (eritrosit) olarak isimlendirirken, bağışıklık sistemimizden sorumlu hücrelere ise beyaz kan hücresi (lökosit), pıhtılaşmadan sorumlu hücrelerimize de trombositler olarak adlandırılır. Bu gibi hücreler vücudu olumsuz yönde etkilerken, kan rahatsızlıklarına da neden olabilir. İşte konu hakkında merak edilenler:
Kan Hastalıkları Nedir?
Dolaşım sisteminde yer alan, hücre sayısının artması ve yerine getirdiği çok sayıda yenilikle birlikte vücudu fonksiyonlarını olumsuz yönde etkileyen her durum kan hastalıklarına neden olabilir. Örneğin eritrosit olarak adlandırılan kırmızı kan hücrelerinin sayısının azalması ve buna sebep olarak kanda taşınan oksijen miktarında azalmayla birlikte anemi ( kansızlık ) olarak bilinen kan hastalığına sebep olabilir. Hücre sayısının azalmasına neden olan durumların başlıcası beslenme yetersizliğidir. Bu gibi hücreler kemik ilikten üretilebilmesi için gerekli olan folik asit ve B12 vb bazı vitaminlerin eksikleri halinde anemi tablosu oluşabilir. Eritrositlerin içerisindeki hemoglobin isimlendirilen demir içeren protein yapısı; akciğer, kalp ve dokular arasında oksijenin taşınmasıyla birlikte görev alır. Bu nedenle beslenme ile vücuda yeterli sayıda demir alınmaması halinde hemoglobin üretilemez ve kansızlık meydana gelir. Hemoglobin için bir diğer kan hastalığı da talasemide ise sorunun kaynağını anormal yapıda üretilen hemoglobin molekülü oluşturur. Hemoglobin üretimiyle genlerdeki mutasyonla birlikte talasemi hastalığı ailesel drive gösteren genetik hastalıklar arasında yer alır.
Trombosit Sayısının Azalması Risklidir
Birçok DNA mutasyonları sonucunda kemik ilğinde çok sayıda kırmızı kan hücresi (eritrosit) üretimiyle son bulabilir. Vera olarak adlandırılan, kanın akıcılığını azaltırken, pıhtılaşmaya karşı da yatkındır. Pıhtılaşma ile ilgili sorunlara sebep olan kan hastalıkları, bu nedenle de hücreleri trombositler oluşturur. Trombosit sayısının düştüğü durumlarda küçük travmalarda bile pıhtılaşmanın gecikmesi nedeniyle yüksek dozlu kanamalar görülebilir. Bununla birlikte trombosit sayısının azalması, kişiyi iç kanama açısından da riskli duruma sokabilir. Trombosit sayısında azalması dışında hücrelerin pıhıtılaşma görevlerini yerine getirebilmesi için bazı proteinlerin eksikliği hemofili olarak adlandırılan kan hastalığı meydana gelir. Kanamaya yatkın olarak seyreden hemofili hastalığı talasemi hastalığı ya da yukarıda olması durumunda da ıhtılaşmaya karşı yatkınlık oluşur. Büyük damalarda oluşabilecek pıhtılar, kalp ve beyin gibi kan dolaşımını engelleyerek inme ya da kalp krizi gibi durumlar ile sonuçlanabilir
Aşırı Terleme, Lenf Bezlerinde Büyüme Lösemi Belirtisi Olabilir
Bağışıklık sisteminin en önemli parçalarından bir tanesi de beyaz kan hücrelerinin sayısının azaldığı durumlarda vücut direncini düşürür ve enfeksiyon hastalıklarına yatkınlık artar. Kemik iliğini etkileyen çeşitli hastalıklar arasında dalağın aşırı derecede kullanımı sonrası ya da emoterapi tedavisi sürecinin sonucunda lökopeni olarak adlandırılan beyaz kan hücre sayısının azalması meydana gelebilir. Lökosit sayısının normalin aşırı üstüne çıkması durumunda ise ösemi olarak adlandırılan kan kanseri hastalığında görülebilir. Fakat lösemide kemik iliğinde sürekli bölünerek sayıları normalin çok üstüne çıkan beyaz kan hücreleri tam olarak fonksiyon gösteremez. Özellikle geceleri meydana gelen aşırı terleme ve boyun veya koltuk altı bölgesindeki lenf bezlerinde meydana gelen büyümenin, kişide lösemi varlığına dair ileri araştırmalar gerektiren bulgularlardır.