Ernest Hemingway Kimdir?
Çocukluğu
Ernest, 21 Temmuz 1899 tarihinde ABD’nin Illinois eyaleti’ ne bağlı Chicago kentinin batısında bulunan bir kasabada, Oak Park’ta, Clarence Edmond ve Grace Hall çiftinin beş evladından birisi olarak doğdu. Babası Clearence doktor, annesi Grace öğretmendir.
Çocukluğunu yaşarken bilhassa annesine alakası yüksekti. Bazı kaynakların aktardığına göre, Grace, Ernest’e, 6 yaşına kadar kız çocuğu elbiseleri giydirmiş, saçlarını da uzatmıştı. Daha da önemlisi ona “Ernestie” denmesini istiyordu. Bir kız evladı olmasını o kadar çok arzulamış ki, Ernest’te büyük bir piskolojik travma yaşattığının farkında bile olamadı. Bu olay, onun annesine kin beslemesine nedme olmuştu. Grace’e de miras kalmış bir piskolojik travmanın sonucuydu bu. Ernest, bu tramvatik duruma 6 yaşına kadar sadece çocuk kalabildi. Sonunda kendisine Ernest denmesi konusunda ısrar etti ve yavaş yavaş erkek kimliğinden uzaklaştı. Elbette bu piskolojik travmanın etkisini herzaman hissetti. Ernest’in ergenlik döneminden arkadaşı John dos Pssos, yıllar sonra arkadaşının annesi ile ilişkisini şu cümleyle anlatacaktı: “Hemingway, hayatımda tanıdığım, annesinden nitekim nefret eden tek insandır”.
Babasıyla arasında özel bir iletişim bağları vardı. Bir gün ağabeyi ve kardeşi dereden geçerken istenmeyen bir kaza geçirmiş ve ağabeyinin boğazı ve bademcikleri delinmişti. Babası akan kanı durdurmak için çabalarken, Ernest’in ise adeta kanı donmuştu. Oğlunun gözlerindeki korkuyu gören babası, Ona korktuğundan ıslık çalmasını söyledi. Ne zaman üzüleceği bir an yaşasa, hep ıslık çaldı.
(Ailesi)
Savaş yılları ve ilk yazıları
Ernest liseyi bitirdiğinde tarih 1917’ydi ve I. Dünya Savaşı devam ediyordu. İlk makalelerini kaleme almaya da lise yıllarında başlamıştı. Yazdıklarını okulun gazetesi “Trapeze”de yayımlanıyordu.
Dönemin ünlü gazete yazarı Ring Lardner, onun idölüydü İşte bundan dolayı yazılarını “Ring Lardner Jr” kod adıyla yayımlanıyordu. Liseyi öğrenimini bitirdiğinde ise ailesi elbette üniversite okuması ve eğitimine devam etmesinden yanaydı. Ama o, bunun yerine Kansas City Star gazetesinde gazeteci yazar bir muhabir olarak çalışmayı tercih etti.
Amerika Birleşik Devletleri savaş başladığında tarafsız olduğunu açıklasa da Nisan 1917’de savaşa dahil oldu. Ernest de orduya katılmak için başvurdu. Ancak sol gözündeki bozukluk, başvurusuna olumsuz cevap verilmesine sebep oldu. 2017 yılının sonuna gelindiğinde Kızılhaç’ın da gönüllü savaşı aradığını duydu. Ocak 1918’de, ambulans şoförü olarak savaşa katıldı.
Gazetedeki görevinden ayrılıp Kızılhaç’taki vazifesine başladı. Gazetede çalıştığı süre kısa olsa da burada teknik olarak kendini geliştirdi. Yıllar sonra savaş bitince şu kısacık gazetecilik serüvenini şu kelimelerle anlattı: “Gazetecilik yıllarında öğrendiğim kurallar en güzelleri idi ve de tüm yazarlık hayatım boyunca onları unutamadım”.
Ernest Hemingway Orduya Katıldı
Ernest’in Avrupa’da ilk vazife yeri Paris’ti. Ordu’da asıl vazifesi ambulans şoförlüğüne başlamadan evvel bir süre normal bir görevli olarak çalıştı. Çocukluğundan bu zaman dek içinde biriken nefret, memleket hasreti ve sevgisine karışmış, kalbinde tarifsiz hisler ve duygularla ordudaydı.
Takvimler 8 Haziran’ı gösterdiğinde savaş alanında bir patlama duyuldu. En şiddetli bağıranlardan biri Ernest’ti. Çünkü sadece birkaç adım ilerisinde Avusturta top bomba patlamıştı topu. Ağır yaralanmıştı. Bu yaşadığı anı daha sonra yakın arkadaşına mektubunda anlattı duygu dolu satırlarda şunları aktardı: “Bazen savaşta ön saflarda büyük bir gürültü duyarsın, ben de aynı gürültüyü duydum; ardından ruhumun sanki bir mendilin cepten çekilişi gibi benden çekildiğini hissettim. Son olarak ise ruhumun bir bütün halinde tekrar bedenime döndüğünü fark ettim ve de o andan itibaren benim için ölüm yoktu”.
Yaralı olmasına rağmen yine de var gücüyle ayağa kalkıp başka yaralıların yanına yardımına koşmuştu Ernest. Yardımına koştuğu İtalyanlardan patlamadan sonra öldü, diğeri ise patlamanın etkisiyle bacaklarından oldu. Dönemin İtalyan gazeteleri ondan “kahraman” diye bahsederek hak ettiği övgüyü ve ilgiyi vermeyi ihmal etmedi. Ayrıca İtalyan Devleti Hükümeti, onu “Gümüş Onur Madalyası” ile de ödüllendirdi.
(İtalya, 1917 – Ernest Hemingway, Babasının öğüdüyle acılarına ıslık çalarken)
Aşık oldu ve terk edildi
Cephede yaralanan Ernest Milano’da bir hastanede tedaviye alındı. İşte hemşire Agnes von Kurawsky ile de burada tanıştı. Arnes tedavi gördüğü hastanenin hemşiresiydi ve Ernest, yaralarını saran bu nazik kadına aşık olmuştu…
İyileştiğinde bir İtalyan askeri Piyade Birliğinde görevliydi. 1919’da birliğinden teğmen rütbesiyle terhis edildi. Kalbini aşkla dolduran Agnes ile birlikte Amerika Birleşik Devletleri ABD’ye, evine dönmek mutlu yaşamak ve onunla evlenme hayalleri kuruyordu. . Agnes Ernesti terk edilmişti…
Daha sonra Ernest’in bu ilişkisi, “Silahlara Veda” adını verdiği efsane eserine konu olacaktı…
Hatta yakın arkadaşı Fitzgerald (F. Scott), Ernest’e yazdığı 10 sayfalık mektubunda, bu eşsiz ve ölümsüz eseri hakkında özellikle şu paragrafla bitirmesini istiyordu: “Dünya, insanları yaralıyor ve sonra bu insanlar yaralandıkları yerlerde daha da güçlü oluyorlar; fakat yaralayamadıklarını öldürüyor. En iyileri, en nazikleri, en cesurları… Fark gözetmeksizin! Bunlardan hiçbiri olmasan da emin olabilirsin ki seni de öldürecek; ama aceleye getirmeyecek”.
Ernest’in bu mektuba cevabı ise sadece iki kelimeden ibaretti: “Kıçımı öp!”
(Hadley Richardson ile)
Ernest Hemingway Dünya Evine Girdi.
Savaş sona ermişti. Ernest, ABD ‘ye döndü. Terk edilmişti ve savaşta yara almıştı kalbin de ve bedeninin de bulunan yaralarını sarmak için biraz zamana ihtiyaç duyuyordu… Bir yandan ailesi iş işsiz kalan Ernest’e bulması konusunda baskı yapıyordu. Ernest, ordunun savaşta sakatlanmasından dolayı ona bağladığı gazi maaşla bir yıl yaşadı.
Yaraları da git gide iyileşiyordu artık. 1922’de Hadley Richardson ile tanıştılar ve aynı yıl evlendiler. Hayatına yeni bir başlangıç yapmanın yolunu bulmuştu. Aynı yıl içinde Chicago’ya taşındılar. Bu süreçte Daily Star News gazetesinde iş bularak çalışmaya başladı ve Paris’e yerleştiler. Ancak evlilikleri 1926’ya kadar devam etti veErnest başka bir kadınla evlendi.
Paris de onun için başka bir dünyaydı. Burada gönüllü sürgünde yaşaysn özel kişilerle tanıştılar ve arkadaş oldular: F. Scott Fitzgerald, James Joyce, Ezra Pound. Şimdi yazı yazmaya daha da cesaretlenmesi, kaleme daha sıkı sarılması için pek çok nedeni vardı.
Ernest Hemingway Türkiye’de
Toronto Daily News, 1922’de Ernest’i savaş muhabiri olarak İstanbul’a gönderdi. Türkiye’de bir ay kadar kaldı. Burada İzmir Yangını’ndan sonra yaşanan göçler üzerine haberler yapıyordu.
Bu sırada eşi Hadley hamileydi. Bundan dolayı Amerika Birleşik Devletleri ABD’ye döndüler. Hadley, John Hadley Nicanor (Jack Hemingway) adını koydukları oğulları Toronto’da doğdu.
Bir yandan da yazmaya sürekli devam ediyordu. Baba olduğu yıl, ilk kitabını da yayına hazırlayarak yayımladı. Ona da, “Üç Öykü ve 10 Şiir” adını koydu. Takvimler 1924’yi gösterdiğinde de Paris’e gittiler..
(Pauline Pfeiffer ile)
En verimli zamanları
Ernest, özellikle 1925 – 1929 tarihleri arasında yazdıklarıyla, yazarlık kariyerinin en güzel örneklerini verdi. Dünyanın en ünlü yazarları arasında artık onun ismide yazılabilirdi.
Önce seçme öykülerinden olan “Zamanımız” ismini verdiği kitabını 1925’te yayımladı. Akabinde ilk romanı yayımlandı. Ernest Hemingway, 1926’da “Güneş de Doğar” adını verdiği, savaş yorgunu bir askerin anılarını anlattığı ilk romanını kaleme aldı.
İlk romanının okuruna ulaştığı yıl, eşiyle boşanarak. Gazeteci Pauline Pfeiffer ile dünya evine girdiler. Bir başka hayat başlıyordu şimdi Ernest için. Pauline’nin ailesinin Katolik olmasından dolayı Ernest de Protestanlıktan Katolikliğe geçti. Pauline hamile kaldığı yıl 1928’de, Paris’ten ayrıldılar ve eşi, Patrick adını verdikleri oğullarını çok zor bir doğumla, Kansas City’de kucaklarına aldılar. Karısının geçirdiği bu zor doğum Ernest’i öylesine etkilemişti ki, “Silahlara Veda” isimli romanında bunu da kaleme alacaktı. İkinci çocukları Gregory ide 1931’de kucaklarına aldılar. Aynı yıl, Ernest’in babası da intihar ederek yaşamına sonlandırdı. Artık Ernest, kalemini eline alırken, hayatı yaşarken çok başka duyguları içinde taşıyacaktı.
1927’de yayımladığı “Kadınsız Erkekler” ile büyük bir sükse yakaladı. Artık “Kısa Öykünün Üstadı” olarak kabul ediliyordu. Bir sonraki eseri ise, 1929’da yayına soktuğu ikinci romanı “Silahlara Veda” oldu. Savaşta yaralı bir askerin bir hemşireye nasıl aşık olduğunu savaşın ne kadar anlamsız ve gereksiz olduğunu, yüreğinden sızdırdığı her türlü acıyı ve duyguyu bin süzgeçten geçirip de kelimelere yansıtmış gibiydi…
Kedilere düşkünlüğü Hemingway’in Kedileri
1931 tarihnde Ernest’e, beyaz, polidaktil, genetik bozukluğu olan ve patilerinde altışar parmak bulunan özel tür bir kedi hediye edildi. Ernest, bu nadir tür kediye aşık olmuştu; ona “Snowball” adını koydu. Daha sonra kedi sevgisi kabaran Ernest, Key West’teki arsasında özgürce yaşayan 50’ye yakın böyle özel kedi sahiplendi.
1930’larda Hemingway
Ernest, 1930 tarihleri boyunca kışlarını Key West, Florida’da geçirdi. Yazları da sadece avcılık ve balıkçılık için Wyoming’e dönüyordu.
Avcılık ve balıkçılık tutkusu üzerine yazdığı “Öğleden Sonra Ölüm” İsimli kitabını 1931’de yayımladı.
Bir yandan da kısa öyküler yazıyor, biriktiriyordu. Her ne kadar en verimli dönemleri 1925 – 1929 yılları arası olsa da, 1930’lar da giderek tecrübe kazandığı dönemleriydi. 1933’te bu kısa öykülerini de “Kazanan Bir Şey Almaz”da topladı.
1933 tarihinde ilk kez Afrika’ya giderek bir safari turuna katıldı. 10 hafta kadar süren bu gezide eşi Pauline de ona eşlik etti. Bu güzel deneyimini 1935’te “Afrika’nın Yeşil Tepeleri” isimli kitabında anlattı. Ayrıca bu safari turunda, “Francis Macomber’in Kısa Mutlu Yaşamı” ve “Klimnjaro’nun Dağları” adını verdiği kısa öykülerinin de çıkış noktası oldu. Amerika Birleşik Devletleri’ne Döner dönmez hemen bir balıkçı teknesi aldı Ernest ve ona, “Pillar” ismini verdi. Bu tekne ve onunla yaşadığı anıları daha sonra “Yaşlı Adam ve Deniz” adını vereceği kitabına zemin hazırlıyordu. 1937’de de otobiyografik türde bir piyes yazacak ve onada, “Madrid’de Beşinci Sütun” ismini verecekti.
(Martha Gellhorn ile)
1936’da tekrar savaş muhabirliğine başladı. Florida’da savaş muhabiri olarak çalışan Martha Gellhorn ile tanışmışlardı ve İspanya İç Savaşı döneminde birlikte İspanya’ya gittiler. Martha, Collier’s Weekly dergisi için muhabir olarak çalışırken, Ernest de Kuzey Amerika Gazeteler Birliği adına savaş muhabiri olarak çalışıyordu.
Ernest, Pauline’den ayrılmak istediği o zorlu döneme girmişti. Evliliklerinin son bulması düşünüyordu. 1939’da Küba’ya giderek Havana’da bir otele yerleşti. Savaş muhabirliği yaptıkları zamanda Martha ile de oldukça yakınlaşmışlardı. Martha Gellhorn da Havana’ya gidip Ernest ile birlikte yaşadı. Ernest ve Paline ayrıldıktan sonra evlendiler. Havana yakınlarında bulunan bir çiflik evi alıp burada yaşamlarımı sürdürdüler…
Çanlar Kimin İçin Çalıyor
“Çanlar Kimin İçin Çalıyor “, Ernest Hemingway’in en önemli kitaplarından biri. İspanya İç Savaşı’nı işleyen kitabı, 1940’ta tamamladı akabinde 1941’de Pulitzer Ödülü’ne aday gösterildi. Ancak jürinin red oyu ödül verilmedi.
Martha da Çin – Japon Savaşı’nı takip ediyordu. Birlikte Çin’e gitti. ABD, II. Dünya Savaşı’na katılmadan kısa bir süre evvelde de Küba’ya gittiler. Ve savaş muhabiri olarak 19442’te Avrupa’ya gittiler. Ernest, Amerikan 5. Piyade Tümeni’ne bağlı savaş muhabiri olarak görev yapıyordu.
25 Ağustos 1944’te, Almanlar savaşı kaybedip teslim oldu. Ernest de, Amerikan güçleriyle birlikte batıdan ilerleyerek Paris’e girdi. Ancak Cenevre Sözleşmesi’nin maddelerine aykırı bir şekilde avrupadaydı ve askeri mahkemece yargılandı.
1947’de ise, savaşta gösterdiği üstün cesaretten ve başarıdan dolayı Küba Amerikan Büyükelçiliği’nde yapılan törenle kendisine madalya takdim edildi.
(Mary Welsh ile)
1950’lerde Hemingway
Ernest Hemingway, 1945’te Martha ile Ernest ayrılıd. Martha, asla “Hemingway’in üçüncü eşi” olarak anılmayı sevmediğini dile getirerek, röportajlarda onun anılmamasını özellikle talep etti.
1946’nın başlarında Londra’da Time gazetesi muhabiri Mary Welsh ile tanışan Ernets, Mart ayı başında onunla dünya evine girdi. Şimdi hayatının Mary ile birlikte dolu dolu zamanını yaşama vaktiydi. Küba’da dünya evine giren Mary ve Ernest, 1959’a dek burada yaşadı.
1950’de yayınladığı, II. Dünya Savaşı’ndan bahseden eserine “Irmaktan Öteye Ağaçların İçine” ismini verdi. Bu eser, ne “Silahlara Veda” ne de “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” kadar başarılı olmadı.
“Yaşlı Adam ve Deniz”i yazdı; sene 1952 idi. . Bu eser, ona, 1953’te Pulitzer, 1954’te de Nobel Edebiyat Ödülü’nü getirdi.
Ernest Hemingway öldü
Ernest, yaşamı boyunca sıtma, şarbon, cilt kanseri, zatürre gibi bir çok hastalığı atlatmıştı. İki defa da uçak kazası atlatmış, katıldığı savaşlarda çok zorlu anlar uyaşamıştı. Diyavet, hepatit, omurga kırığı, böbrek ve dalak yırtılmasına rağmen yaşama mücadelesini hiç kaybetmemişti. Aklıyla verdiği savaşta, başarılı olamıyordu. Belki de tüm bunların sonucuydu yaşadıkları…
Tedavisi işe yaramamıştı. FBI ajanları her yerdeydi ve telefonlarının dinlendiğine de emindi. Taburcu olduktan iki gün sonra, 2 Temmuz 1961’de, Abercrombie&Fitch’ten aldığı kullanamayı çok sevdiği av tüfeği ile intihar ederek hayatına son verdi.